2 Temmuz 1993 tarihinde Sivas'ta Pir Sultan Abdal Kültür Derneği
tarafından organize edilen ‘Pir Sultan Abdal Şenlikleri’ sırasında Madımak Oteli'nin
Radikal İslamcılar tarafından yakılması ve çoğunluğu Alevi 33 yazar, ozan,
düşünür ile 2 otel çalışanının yanarak ya da dumandan boğularak hayatlarını
kaybetmesi ile sonuçlanan katliam için adalet gelseydi…
28 Aralık 2011 tarihinde Roboski’de ve 2013 yılında Reyhanlı’da
gerçekleştirilen katliamlar araştırılsaydı ve adalet gelseydi… Gezi’de
katledilen canlar için adalet gelseydi.. Berkin için adalet
gelseydi.. 13 Mayıs 2014'te Soma’da yaşanan maden faciasında sermaye
tarafından katledilenler için adalet gelseydi..
7 Haziran 2015 seçimlerinden birkaç gün önce HDP’nin 5 Haziran günü Diyarbakır’da
düzenlediği seçim mitingde patlayan bombalar araştırılsaydı ve adalet
gelseydi... Suruç’ta 33 yol arkadaşımın, 33 güzel canın gözlerimin
hemen önünde paramparça olduğu katliam araştırılsaydı ve adalet gelseydi...
10 Ekim 2015 günü Ankara’da Barış Mitingi düzenleyen insanların
arasında bombalar patlamayacaktı.
Ankara araştırılıp adalet gelseydi… Dilek Doğan için adalet
gelseydi… 1 Kasım seçimlerinden sonra ülke genelinde meydana gelen
katliamlar araştırılıp adalet gelseydi.. Bodrumlarda yakılan insanlar için
adalet gelseydi.. Şehirleri yakılan, yıkılan ve evlerinden sürülen insanlar
için adalet gelseydi.. Mülteciler, aşağılık bir şekilde pazarlık
konusu yapılmasaydı ve onlar için adalet gelseydi.. Geçtiğimiz gün İstanbul
Atatürk Havalimanı’nda yaşanan katliam meydana gelmeyecekti; bu
katliamda araştırılmayacak ve adalet gelmeyecek…
Son 14 yıl da ölen binlerce işçi için adalet gelseydi..
Çocuklarına kahvaltı hazırlayamadığı için canına kıyan anneler yoksulluktan
intihar etmeseydi… Bebekler açlıktan ve soğuktan ölmeseydi, evsizlerin
evi olsaydı.. Borçları yüzünden kendini ağaca asanlar, yoksulluktan
dolayı kömürlükte kafasına sıkanlar, çaresizlikten ve yine yoksulluktan avmlerde
intihar edenler, cinsel kimliği yüzünden dışlandığı ve ötekileştirildiği
için intihar edenler olmasaydı… Öğrenciler, gazeteciler ve
birçok insan tüm bu adaletsizliklere ve yoksulluğa karşı seslerini
çıkardıkları için cezaevlerinde olmasaydı; bugün böylesi utanç dolu
bir hafızayı size aktarmak yerine belki de roman yazıyor olacaktım.. Sadece
ben değil birçok yazar bu konular hakkında yazmayacak, özgürlüğü daha fazla
içselleştirmemiz için çabalayacaklardı...
Onlarca yılımız heba oldu gitti ve önümüzdeki onlarca yılda heba
olmuş durumda.. Tüm bu olanlara rağmen özgür bir gelecek yaratmak
elimizde.. Ders çıkarmayı başarabilirsek eğer, gelecek için
kaygılanmak yerine özgürce yaşayıp dans edeceğimiz sokakları
yaratabilirsek eğer, yaşama karşı saygılı olursak eğer, tüm bu olan
bitenleri daha fazla anlamaya çalışıp gerçekten çözüm
üretebilirsek eğer birlikte yaşayabiliriz..
Eğer gerçekten adalet istiyorsak, yoksulluğun son bulmasını
istiyorsak, ötekileştirmenin son bulmasını istiyorsak; yaşadığımız ülkenin
ciddi manada dönüşmesi için var gücümüzle mücadele etmemiz gerektiğini ne
zaman anlayacağız? Eşitlik olmadan özgür olamayacağımızı ne
zaman anlayacağız? Aramızda bir kişi dahi köle ise bu durumda hepimizin
köle olduğunu ne zaman idrak edeceğiz? Daha kaç tane Madımak,
kaç tane Suruç, kaç tane Ankara, kaç tane İstanbul katliamına şahit
olacağız?
Tüm bu insanlık dışı olayların yaşanmaması için gerek yakın
tarihle gerek uzak tarihle yüzleşmeyi ne zaman başaracaksınız? Sessizliğiniz yüzünden,
hadi diğerkamlığı geçtim, empati bile kuramadığınızdan ötürü
birilerini suçlamayı ne zaman bırakacaksınız? Dönüp ne zaman aynaya
bakıp kendinizle yüzleşeceksiniz? Ya sizi korkuya hapsedenler,
peki onlara karşı ne zaman harekete geçeceksiniz?
Birileri oturduğu yerden, televizyon ekranlarından veya sosyal
medyadan gördüğü kadar birkaç dakika vicdan yapıp sessizce
oturmayı ses çıkarmak zannediyor! Yine birileri bu ses çıkaranları da
katletmek için savaş çığırtkanlığı yapıp duruyor! Hepinize
soruyorum!!! Siz hiç gözlerinizin önünde, eşinizi, bebeğinizi,
sevgilinizi, yoldaşınızı, arkadaşınızı, annenizi, babanızı paramparça bir
şekilde gördünüz mü? Siz hiç yanı başınızda paramparça olan insanları görüp
aylarca hayalet gibi yaşadınız mı?
Ölmek ve öldürmek kolay sanıyorsunuz değil mi? Öyle vatan millet
edebiyatı yaparak oturduğunuz yerden sermayenin sizi nasıl
kullandığını bilmeden saçma sapan dogmalarınız için ölüp gitmeyi,
ölümleri ve katliamları alkışlamayı maharet sanıyorsunuz..
Siz savaş naraları atanlar, siz ölü seviciler, siz sömürücü
kan emiciler, siz kan üzerinden edebiyat yapanlar, siz toprağı
kutsayanlar ve bunlara inanan yüz binler milyonlar değil misiniz?
Hukukun, siz zenginlerin tanrılarına inanan ve sermaye için
ölmeyi ve öldürmeyi meslek edinenlere de bir gün lazım olacağını unutmayın!!
Adaletin herkes için olduğunu şimdilik unutmuşa benziyorsunuz
ama hatırlamaya başlasanız iyi olur! Sadece belli bir azınlığı
koruyan yasaların, tarihte olduğu gibi önümüzdeki yıllarda da tersine
döneceğini biliyoruz.. İktidarların fahişesi haline getirdiğiniz
hukukunuzun bir gün size de lazım olacağını hatırlayın istiyoruz..
Sizleri de bu cehaletten kurtarmamıza gelin izin verin..
Bizleri marjinal görüp yaşam tarzınızın elinizden uçup gideceğini
düşünüyorsunuz ama yanılıyorsunuz! Biz her türlü inancın, dilin, rengin, yaşam
tarzının, sınıflar ve sömürü olmadan özgürce tartışılıp yaşanmasını
istiyoruz. Savaş ve saldırı olmadan herkesin özgürce sınırsız bir
dünya da yaşamasını istiyoruz..
Herkesin önce kendinden sonra birbirinden razı olduğu,
ötekileştirmenin olmadığı bir dünyada herkes pekala özgürce ve eşitçe yaşayabilir,
diyor ve buna inanıyor ve bunu her yerde dillendiriyoruz..
Bunu neden anlamak istemiyorsunuz? Yoksulluğun ve adaletsizliğin olduğu
bir ülkede yaşamaktan utanın biraz.. Çok değil, azcık insan olun insan..
Sınıfsız, sınırsız, savaşsız, saldırısız ve sömürüsüz bir yeryüzü; eşit ve
özgür bir dünya için yaşıyoruz.. Silahlarınızı, üniformalarınızı,
yasalarınızı, halktan çaldıklarınızı yere bırakın; halka hesap verin, halkın
vicdanına ve adaletine teslim olun..
Hülasa… Nerede bir savaş, nerede bir katliam varsa günlerce kendime
gelemiyorum.. Sahi siz nasıl nefes alabiliyorsunuz, şaşırıyorum? Suruç
katliamında onlarca yoldaşımı, yol arkadaşımı gözlerimin önünde sonsuzluğa
uğurladım. Önce yaşam hakkı savunucusu sonra yazar ve düşünür olarak herkesi
vicdanlı olmaya, sevgiye, saygıya, adalete, rızaya, eşitliğe ve özgürlüğe
davet ediyorum.
Biz herkes için adalet herkes için özgürlük istiyoruz.
Kahrolsun faşizm, kahrolsun kapitalizm..