Mehmet Lütfü Özdemir: Hukuk iktidarların fahişesidir!

6 Temmuz 2016 Çarşamba

Hukuk iktidarların fahişesidir!

2 Temmuz 1993 tarihinde Sivas'ta Pir Sultan Abdal Kültür Derneği tarafından organize edilen ‘Pir Sultan Abdal Şenlikleri’ sırasında Madımak Oteli'nin Radikal İslamcılar tarafından yakılması ve çoğunluğu Alevi 33 yazar, ozan, düşünür ile 2 otel çalışanının yanarak ya da dumandan boğularak hayatlarını kaybetmesi ile sonuçlanan katliam için adalet gelseydi…

28 Aralık 2011 tarihinde Roboski’de ve 2013 yılında Reyhanlı’da gerçekleştirilen katliamlar araştırılsaydı ve adalet gelseydi… Gezi’de katledilen canlar için adalet gelseydi.. Berkin için adalet gelseydi.. 13 Mayıs 2014'te Soma’da yaşanan maden faciasında sermaye tarafından katledilenler için adalet gelseydi..

7 Haziran 2015 seçimlerinden birkaç gün önce HDP’nin 5 Haziran günü Diyarbakır’da düzenlediği seçim mitingde patlayan bombalar araştırılsaydı ve adalet gelseydi... Suruç’ta 33 yol arkadaşımın, 33 güzel canın gözlerimin hemen önünde paramparça olduğu katliam araştırılsaydı ve adalet gelseydi... 10 Ekim 2015 günü Ankara’da Barış Mitingi düzenleyen insanların arasında bombalar patlamayacaktı.

Ankara araştırılıp adalet gelseydi… Dilek Doğan için adalet gelseydi… 1 Kasım seçimlerinden sonra ülke genelinde meydana gelen katliamlar araştırılıp adalet gelseydi.. Bodrumlarda yakılan insanlar için adalet gelseydi.. Şehirleri yakılan, yıkılan ve evlerinden sürülen insanlar için adalet gelseydi.. Mülteciler, aşağılık bir şekilde pazarlık konusu yapılmasaydı ve onlar için adalet gelseydi.. Geçtiğimiz gün İstanbul Atatürk Havalimanı’nda yaşanan katliam meydana gelmeyecekti; bu katliamda araştırılmayacak ve adalet gelmeyecek…

Son 14 yıl da ölen binlerce işçi için adalet gelseydi.. Çocuklarına kahvaltı hazırlayamadığı için canına kıyan anneler yoksulluktan intihar etmeseydi… Bebekler açlıktan ve soğuktan ölmeseydi, evsizlerin evi olsaydı.. Borçları yüzünden kendini ağaca asanlar, yoksulluktan dolayı kömürlükte kafasına sıkanlar, çaresizlikten ve yine yoksulluktan avmlerde intihar edenler, cinsel kimliği yüzünden dışlandığı ve ötekileştirildiği için intihar edenler olmasaydı… Öğrencilergazeteciler ve birçok insan tüm bu adaletsizliklere ve yoksulluğa karşı seslerini çıkardıkları için cezaevlerinde olmasaydı; bugün böylesi utanç dolu bir hafızayı size aktarmak yerine belki de roman yazıyor olacaktım.. Sadece ben değil birçok yazar bu konular hakkında yazmayacak, özgürlüğü daha fazla içselleştirmemiz için çabalayacaklardı...

Onlarca yılımız heba oldu gitti ve önümüzdeki onlarca yılda heba olmuş durumda.. Tüm bu olanlara rağmen özgür bir gelecek yaratmak elimizde.. Ders çıkarmayı başarabilirsek eğer, gelecek için kaygılanmak yerine özgürce yaşayıp dans edeceğimiz sokakları yaratabilirsek eğer, yaşama karşı saygılı olursak eğer, tüm bu olan bitenleri daha fazla anlamaya çalışıp gerçekten çözüm üretebilirsek eğer birlikte yaşayabiliriz..

Eğer gerçekten adalet istiyorsak, yoksulluğun son bulmasını istiyorsak, ötekileştirmenin son bulmasını istiyorsak; yaşadığımız ülkenin ciddi manada dönüşmesi için var gücümüzle mücadele etmemiz gerektiğini ne zaman anlayacağız? Eşitlik olmadan özgür olamayacağımızı ne zaman anlayacağız? Aramızda bir kişi dahi köle ise bu durumda hepimizin köle olduğunu ne zaman idrak edeceğiz? Daha kaç tane Madımak, kaç tane Suruç, kaç tane Ankara, kaç tane İstanbul katliamına şahit olacağız?

Tüm bu insanlık dışı olayların yaşanmaması için gerek yakın tarihle gerek uzak tarihle yüzleşmeyi ne zaman başaracaksınız? Sessizliğiniz yüzünden, hadi diğerkamlığı geçtim, empati bile kuramadığınızdan ötürü birilerini suçlamayı ne zaman bırakacaksınız? Dönüp ne zaman aynaya bakıp kendinizle yüzleşeceksiniz? Ya sizi korkuya hapsedenler, peki onlara karşı ne zaman harekete geçeceksiniz?

Birileri oturduğu yerdentelevizyon ekranlarından veya sosyal medyadan gördüğü kadar birkaç dakika vicdan yapıp sessizce oturmayı ses çıkarmak zannediyor! Yine birileri bu ses çıkaranları da katletmek için savaş çığırtkanlığı yapıp duruyor! Hepinize soruyorum!!! Siz hiç gözlerinizin önünde, eşinizi, bebeğinizi, sevgilinizi, yoldaşınızı, arkadaşınızı, annenizi, babanızı paramparça bir şekilde gördünüz mü? Siz hiç yanı başınızda paramparça olan insanları görüp aylarca hayalet gibi yaşadınız mı?

Ölmek ve öldürmek kolay sanıyorsunuz değil mi? Öyle vatan millet edebiyatı yaparak oturduğunuz yerden sermayenin sizi nasıl kullandığını bilmeden saçma sapan dogmalarınız için ölüp gitmeyi, ölümleri ve katliamları alkışlamayı maharet sanıyorsunuz.. Siz savaş naraları atanlar, siz ölü seviciler, siz sömürücü kan emiciler, siz kan üzerinden edebiyat yapanlar, siz toprağı kutsayanlar ve bunlara inanan yüz binler milyonlar değil misiniz?

Hukukun, siz zenginlerin tanrılarına inanan ve sermaye için ölmeyi ve öldürmeyi meslek edinenlere de bir gün lazım olacağını unutmayın!! Adaletin herkes için olduğunu şimdilik unutmuşa benziyorsunuz ama hatırlamaya başlasanız iyi olur! Sadece belli bir azınlığı koruyan yasaların, tarihte olduğu gibi önümüzdeki yıllarda da tersine döneceğini biliyoruz.. İktidarların fahişesi haline getirdiğiniz hukukunuzun bir gün size de lazım olacağını hatırlayın istiyoruz..

Sizleri de bu cehaletten kurtarmamıza gelin izin verin.. Bizleri marjinal görüp yaşam tarzınızın elinizden uçup gideceğini düşünüyorsunuz ama yanılıyorsunuz! Biz her türlü inancın, dilin, rengin, yaşam tarzının, sınıflar ve sömürü olmadan özgürce tartışılıp yaşanmasını istiyoruz. Savaş ve saldırı olmadan herkesin özgürce sınırsız bir dünya da yaşamasını istiyoruz..

Herkesin önce kendinden sonra birbirinden razı olduğu, ötekileştirmenin olmadığı bir dünyada herkes pekala özgürce ve eşitçe yaşayabilir, diyor ve buna inanıyor ve bunu her yerde dillendiriyoruz.. Bunu neden anlamak istemiyorsunuz? Yoksulluğun ve adaletsizliğin olduğu bir ülkede yaşamaktan utanın biraz.. Çok değil, azcık insan olun insan..
Sınıfsız, sınırsız, savaşsız, saldırısız ve sömürüsüz bir yeryüzü; eşit ve özgür bir dünya için yaşıyoruz.. Silahlarınızı, üniformalarınızı, yasalarınızı, halktan çaldıklarınızı yere bırakın; halka hesap verin, halkın vicdanına ve adaletine teslim olun..

Hülasa… Nerede bir savaş, nerede bir katliam varsa günlerce kendime gelemiyorum.. Sahi siz nasıl nefes alabiliyorsunuz, şaşırıyorum? Suruç katliamında onlarca yoldaşımı, yol arkadaşımı gözlerimin önünde sonsuzluğa uğurladım. Önce yaşam hakkı savunucusu sonra yazar ve düşünür olarak herkesi vicdanlı olmaya, sevgiye, saygıya, adalete, rızaya, eşitliğe ve özgürlüğe davet ediyorum.

Biz herkes için adalet herkes için özgürlük istiyoruz.
Kahrolsun faşizm, kahrolsun kapitalizm..