Mehmet Lütfü Özdemir: 2016

22 Aralık 2016 Perşembe

Suruç Katliamı TBMM Basın Açıklaması

09 Aralık 2016 tarihinde TBMM'deki basın açıklamamız TBMM idare amirliğinin talimatıyla emniyet tarafından engellendi. Son bir kaç ay önce vatandaşların TBMM de basın açıklaması yapmaları TBMM idare amirliği tarafından yasaklanmıştı.. Bu yasakla beraber muhalefet partilerinin misafirleri basın odasına hiç alınmadı. Bu yasağı geçen hafta AKP milletvekili ve meclis idare amiri Salim Uslu delmişti. Bugün de İstanbul milletvekilleri Selina Doğan ve Eren Erdem bu yasağı aşarak Türkiye tarihinin en kanlı katliamlarından biri olan Suruç Katliamı'ndan yaralı kurtulan yazar Mehmet Lütfü Özdemir ile birlikte basın açıklaması yaptılar.

Yazılmayan 'Suruç iddianamesi' kitap oldu!

17 aydır iddianamesi hazırlanamayan Suruç saldırısı kitap oldu. Saldırıdan yaralı kurtulan Mehmet Lütfü Özdemir, “Bu kitap aynı zamanda bizim toplum vicdanına sunduğumuz iddianamemizdir” diyor.

Suruç’ta büyük kısmı üniversite öğrencisi 33 kişinin ölümüne yol açan canlı bomba saldırısının üzerinden 17 ay geçti. 3 savcının değiştiği soruşturmada gizlilik kararı sürerken iddianamenin ne zaman çıkacağı sorusuna hala yanıt yok.

Erdemli bir yolun düşünü kuranların düşleri yarım kalır mı?

Mehmet Lütfü Özdemir: “Gezi’nin çocuklarının Kürt halkının çocuklarının yarasını sarmasına, acılarını paylaşmasına engel olmaya ve kurulan kardeşlik köprüsünü yıkmaya çalıştılar”.

Suruç katliamının üzerinden aylar geçti ve pek çoğumuz yaşananları kolaylıkla unutmayı başardı. Katliamlara ve acılara alışık olduğumuzdan ya da ateş düştüğü yeri yaktığından olsa gerek unutmayı tercih ediyoruz. Mehmet Lütfü Özdemir mücadeleci bir yazar ve aynı zamanda Suruç katliamının da tanığı. Yaşadıklarını ‘Hiçbir Düş Yarım Kalmayacak’ adlı kitapta derledi.

Çağdaş Gökbel, Mehmet Lütfü Özdemir'le düşleri yarım bırakılmak istenen gençlerin hikayesini konuştu.

12 Kasım 2016 Cumartesi

Hiçbir Düş Yarım Kalmayacak

Suruç Katliamı’na dair ilk kitap çalışması çıktı!

Suruç Katliamı'ndan sağ kurtulan yazar & aktivist Mehmet Lütfü Özdemir’in hazırladığı Suruç Katliamı Dosyası, Hiçbir Düş Yarım Kalmayacak adıyla kitaplaştı.

27 Eylül 2016 Salı

Kaybedilmek İstenen İnsanlığımızdır!

Yeryüzünde fesat çıkaranların iktidara olan bağımlılığı gücü ortaya çıkarmıştır. Güçlü olanın kendisini haklı zannettiği, haklı çıkardığı, haklı gördüğü, gücü olmayanların sömürüldüğü yok sayıldığı algısı, binlerce yıldır devlet mekanizması, ataerki vb. araçları da kullanarak yeryüzüne acı ve saf kötülükten başka bir miras bırakmamıştır.

Kendisini haklı zannedenlerin kaybettiği ‘insanlık’ ve sözde insanlık zannettikleri kötülük ve bu kötülüğün içerisinden çıkamayışları, çıkmak için hiçbir çaba içerisinde olmayışları sonucunda genel manada insanlığında kaybedilmek istendiğini, binlerce yıldır ortaya koydukları pratiklerden gördük ve görmeye devam ediyoruz.

13 Eylül 2016 Salı

Aslı Tek, Siz Hepiniz!!

“Askere gitmeyin, ölüme ‘Emret komutanım!’ demeyin.” - Aslı Erdoğan

Bir ‘erkek’ olarak kadın arkadaşlarımızın vicdani ret açıklamalarını hep önemsemiş ve desteklemişimdir. Kadınların vicdani reddi, bana göre biz ‘erkek’lerin reddinden daha önemlidir. Ataerkin ortaya çıkışı aynı zamanda sömürünün, sınıfların, savaşların, sınırların ve saldırılarında ortaya çıkışı demektir.

Bu yüzden kadınların vicdani reddi, ataerkil temelinde; devlete, sermayeye, ruhban sınıfına, sınıflara, sınırlara, savaşlara ve sömürüye karşı atılmış mükemmel bir tokattır, yumruktur!!

6 Temmuz 2016 Çarşamba

Hukuk iktidarların fahişesidir!

2 Temmuz 1993 tarihinde Sivas'ta Pir Sultan Abdal Kültür Derneği tarafından organize edilen ‘Pir Sultan Abdal Şenlikleri’ sırasında Madımak Oteli'nin Radikal İslamcılar tarafından yakılması ve çoğunluğu Alevi 33 yazar, ozan, düşünür ile 2 otel çalışanının yanarak ya da dumandan boğularak hayatlarını kaybetmesi ile sonuçlanan katliam için adalet gelseydi…

28 Aralık 2011 tarihinde Roboski’de ve 2013 yılında Reyhanlı’da gerçekleştirilen katliamlar araştırılsaydı ve adalet gelseydi… Gezi’de katledilen canlar için adalet gelseydi.. Berkin için adalet gelseydi.. 13 Mayıs 2014'te Soma’da yaşanan maden faciasında sermaye tarafından katledilenler için adalet gelseydi..

17 Haziran 2016 Cuma

Eşitliğe Çağrı

“tenine ben diyenler derde pösteki bakar..” - Alper Gencer

Onları yüzyıllardır erdeme, iyiliğe, eşitliğe ve özgürlüğe davet ediyoruz. Bu davet çağrısı kesintisiz devam etmekte ama onlar bu çağrıyı işitmekte zorluk çekiyorlar. Zorluk çekiyorlar çünkü kendilerinden çok uzakta, ego denizde, cehennemin dibinde bir yerlerdeler. Onların içinde bulunduğu yol öyle girdaplarla doludur ki içinden çıkmak için çaba harcamazlar. Çünkü kulakları vardır duymazlar, gözleri vardır görmezler.

* * *

Yeryüzünde fesat çıkarmayın, kan dökmeyin, sömürmeyin ve paylaşın; bu çağrı ilk çağıranlardan bu zamana kadar insanları sürekli özüne davet etmekte. Onlar bu çağrıyı Cumartesi yasağını delerek, ilk taşı günahsız olana atarak, erdemi Barış Yurdu’nda çarmıha gererek, kölelerle eşitlenmeyi reddederek, elçilere iftira atarak duymak istemediler, durdurmak istediler..

Onurlu Bir Yaşam İçin: Özgürlük

“Hiçbir şey ummuyorum, hiçbir şeyden korkmuyorum, çünkü özgürüm.” - Nikos Kazancakis'in mezar taşından.

Özgürlük kendinle başlayan bir süreçtir. kendine yaklaştıkça egondan uzaklaşır, kendine yabancılaştıkça egona yaklaşırsın.. Yabancılaşma israfı doğurur..

İçinde yaşadığımız finans-kapital zulüm düzeninde köle görmek istiyorsanız insanların faturalarına bakın ve yaşamlarını nasıl sürdürdüklerini görün. En temel insani ihtiyaçlarını karşılamak için nasıl çırpındıklarını görün. Yoksulluk, açlık sınırında yaşayan insanlara bakın! İstatistik birer veri haline getirilen köleler hemen yanı başımızda, ceplerinde kredi kartı ile dolaşıyorlar. İster mavi ister beyaz yakalı hiç ama hiç fark etmiyor! Post modern çağın amentüleri hücrelerine zerk edilmiş insanlar hemen yanı başımızda.

Nefrete inat, Yaşasın hayat!

Egemen eril İslam anlayışı üzerinden yorumladıkları ‘Lut Kavmi’ hikâyesinde yaşanılan hadiseler de rol oynayan şehvetperest tipolojinin başına gelenler (helak olanlar) üzerinden eşcinsellere saldıranlar, yine ‘helak’ olan o kavmin muhafazakâr sömürücü halkına ne kadar çok benziyor?

Uzun uzun tespitlerde bulunmayacağım ama şunu söylemek istiyorum.

Tevrat’ta Lut’un yaşadığı yerlerden biri olarak Sodom ve Gomorra kentlerinin adı geçer. Lut’un burada olan bitenlere karşı bir çeşit örgütlenmeye gittiği yerlerden birisidir o şehirler.

Yani Lut o kavimden değil sonradan İbrahim peygamberin (Lut anlatılana göre İbrahim’in yeğenidir) talimatıyla bugünkü Ürdün ülkesinin civarındaki şehvperest, eşcinselleri sömüren, zenginlikten şımaran burjuva takımının karşısına dikilmeye giden birisidir.

Nereden Geliyoruz?

“Protesto, bana neyin yanlış geldiğini söylememdir; direniş ise benim için yanlış olanın tekrar vuku bulmamasını sağlamamdır.” - Ulrike Meinhof

Ulrike Meinhof'a sevgi, selam ve saygıyla...

Nereden geliyoruz? Bir vakitler ninelerimizin dizleri etrafında öykülerle örgütlendiğimiz, hayal gücümüzü rüyalara büründürdüğümüz birkaç odalı tek katlı hanelerden, her nefsin ayrı ayrı odası olduğu büyük internet şirketlerinin server odaları gibi bölünmüş odalardan, ayrı ayrı bitişik evlerde izole olmuş ve yalıtılmış öykülerden, muhabbet sanılan mekanik gürültülerden geliyoruz.

7 Nisan 2016 Perşembe

Savaşın Kedileri

Savaşlar yaşamlarımızı her açıdan olumsuz bir şekilde etkiler ve psikolojik, sosyal, ekonomik, politik travmalar nefes aldığımız sürece peşimizi bırakmaz; ruhumuzdan bedenimize, duygularımızdan düşüncelerimize kadar savaşın şiddeti ve içeriği ne olursa olsun (örn, psikolojik, soğuk ve sıcak savaş) olumsuz yönde etkileniriz. Bütün bu olumsuzluğu ortaya çıkaranlar bugün egemenlerden başkası değildir. Bilgiye, servete ve iktidara hükmeden egemenlerin ortaya çıkardığı yıkımların sadece insanı değil bütün bir canlı yaşamını etkilediğini artık görmeniz gerekiyor. Savaşların bilinen tarihi uygarlık kadar trajiktir: doğal şuurdan (bilinçten) uzaklaşan insanın, neredeyse 2 milyon yıl boyunca özgürce ve komünler halinde yaşadığı cennet dünyaya yabancılaşması neticesinde; benlik kaybına uğrayıp gerçeklikten uzaklaşarak, sahteliği benlik edinerek; hayvanları evcilleştirmesi ile başlattığı savaşların, kıskançlık ve tahakküm temelinde ortaya çıktığı bir gerçektir. Mızrakların ucu önce hayvanlara yöneldi ve bu yönelim neticesinde sömürü, sömürüyle birlikte savaş gerçekliği insan bilincinde bir yaralanma - tahribat meydana getirdi..

19 Şubat 2016 Cuma

İsveç Televizyonu (SVT) Suruç Katliamı haberi

İsveç Televizyonu (SVT) Suruç katliamı ile ilgili haber yaptı. Eylül 2015.

Suruç Katliamı Tanıkları Anlatıyor

İMC TV - 3 Manşet programı (29 Temmuz 2015) - Mehmet Lütfü Özdemir - Garip Çelik - SGDF MYK Üyesi Medine Özmez

Total Ret (Vicdani Ret) Açıklamam 15 MAYIS 2011



REDDEDİYORUM!

Ben Mehmet Lütfü Özdemir
28 Yaşındayım
Bu topraklarda doğdum ve yaşıyorum.
Ve yine bu topraklarda ölmek istiyorum.
Yaşarken İNSAN gibi yaşamak istiyorum.
İNSANLIK HARCINA KUM OLMAK istiyorum.
Aklımın çitlerle çevrilmesini REDDEDİYORUM!
Yeryüzünü çitlerle çeviren yapıları REDDEDİYORUM!
Bu yapıların yol açtığı yıkımların bir parçası OLMAYACAĞIM!
İNSAN olarak İNSAN KARDEŞLERİME karşı GÖREVİM onlarla bu dünyada CENNETİ yaşamak ve yaşatmaktır.
BİZ İNSANLARA zorla öğretilen, DAYATILAN, İHTİRASLARI REDDEDİYORUM!
Ben VİCDANLI biri olarak; ezilenlerin olmadığı, eşitliğin olduğu SINIFSIZ bir dünya kurmak istiyorum.
Ve bu dünyaya AKIL SAHİBİ, DÜŞÜNEN, VİCDANLI insanları DAVET ediyorum.

HİÇ KİMSE ASKER DOĞMAZ DİYOR ve VİCDANİ REDDİMİ AÇIKLIYORUM.

Bizden önce REDDEDEN ve yine bizden sonra REDDEDECEKLERE SELAM OLSUN.

Mehmet Lütfü ÖZDEMİR
15 MAYIS 2011
Dolmabahçe
İSTANBUL

Tanrı'ya Raporlar

Tanrı'ya Raporlar kitabının yazarı Mehmet Lütfü Özdemir, - IMC TV'de Mustafa Kuleli'nin hazırlayıp sunduğu Günsonu programına konuk oldu. 13 Ağustos 2012

18 Şubat 2016 Perşembe

İslam ve Vicdani Ret

İMC TV 30 Mayıs 2013 tarihli Ankara Söyleşileri programında Ayhan Bilgen'in konuğu: Aktivist & Yazar: Mehmet Lütfü Özdemir / Konu: İslam, Vicdani Ret, Anti-Kapitalizm, Rıza Şehri, Anarşist Müslüman..

Bombalara Karşı Sofralar 2 Ocak 2015

İMC TV'de Banu Güven'in canlı yayın konuğu olduk. Konumuz Bombalara Karşı Sofralar..

Basın Toplantısı Mehmet Lütfü Özdemir GBT Tanıklığı

15 Mayıs 2015 Dünya Vicdani Retçiler günü...

3 Şubat 2016 Çarşamba

Kadınların Devrimi!

Yeryüzüne rahmet olup gelen, sevgisi v merhameti sonsuz kadınların yeniden dirildiği gün..

Çocukluğum kadınlarla geçti.. Emekçi, işçi, garip, yoksul, hülasa ezilen v direnen kadınlar gördüm.. Galiba dünyanın en şanslı insanlarından biriyim.. Kadınları tanımakla başladığım yaşam serüvenimde karşıma çıkan tüm kadınlarda doğanın kendisini gördüm. Bu kadınlar kimi zaman annelerim, kimi zaman kız kardeşlerim, kimi zaman can’anlarım, kimi zaman öncülerim, kimi zaman önderlerim, kimi zaman yol haritam, kimi zaman bilgelerim olarak karşıma ya bir insan ya bir kitap ya bir fikir olarak çıktılar; kimi zaman dost, kimi zaman bir yoldaş, kimi zaman hakikat v tüm zamanlarda aşk olarak aşkın ta kendisi olarak gördüm, bildim v tanıdım kadınları..

4 Ocak 2016 Pazartesi

a fe der sin tanrım

seni yeterince meşgul eden oluyordur
hani ne bileyim para isteyen
mal isteyen mülk isteyen
cenneti isteyen falan