Mehmet Lütfü Özdemir: 2014

16 Ekim 2014 Perşembe

sev beni

yarına
şiire
güneşe
yıldıza
aya
sevgiye
eşitliğe
barışa
ve aşka
yemin ile
sev beni

7 Temmuz 2014 Pazartesi

Kendini dinleme!

Kendini dinleme! Sessizliği duymaya çalış; Hakikat’e giriş böyledir.

Kendimizi dinlemek bir bakıma içine doğduğumuz dünyanın sesini duymaktır. Aile, okul, tapınaklar, toplum, coğrafya, sınırlar, devlet vb. unsurların tamamı bize ‘kendimiz’ olmak dışında her şeye benzememizi söyler. Aileniz, annenize veya babanıza benzemenizi ister. Ebeveynlerinizin korkuları, kaygıları, stresleri, acıları, mutsuzlukları, inançları vb. olan ne varsa sizinmiş gibi davranırsınız.

20 Haziran 2014 Cuma

In the absence of silence

If we were to put our losses on top of each other, they would make a huge pile of books. I now embrace the idea that as humans we are very dangerous and harmful species for this world. So, what did humans do to lose so much including the silence? We can answer this briefly by saying that they got estranged to themselves and the nature. Actually, if we ask what didn’t humans do we can go to the answer rather easily. Humans did everything! Humans feared the unknown, disturbed the silence of the universe, dread darkness and as a result of all this, humans turned this heavenly world into hell. Us humans are the only ones to be expelled from heaven, thus the only species to turn this world into hell. This, as a consequence, makes us afraid as species, very afraid. Where we shelter ourselves in this athmosphere of fear is the consumption frenzy! We consume everything, ourselves, the nature and all living creatures.

Sessizliğin Yokluğunda

Yitirdiklerimizi şöyle alt alta koysak ciltler dolusu kitap olur. İnsan olarak dünya için çok tehlikeli ve zararlı bir tür olduğumuz gerçeğini benimsiyorum artık. Peki, insan ne yaptı da sessizlik dâhil birçok şeyi kaybetti. Kendisine ve doğaya yabancılaştı diyerek aslında çok şey anlatabiliriz. Neler yapmadı sorusu bizi sonuca daha kolay götürebilir aslında? Her şeyi yaptı! Bilinmezlikten korktu, kâinatın sessizliğini bozdu, karanlıktan korktu ve tüm bunların bir sonucu olarak cennet dünyayı cehenneme çevirdi. Biz insanlar cennetten kovulan tek türüz, yani cennet dünyayı cehenneme çeviren tek tür. Dolayısıyla tür olarak korkağız, hem de çok korkak. Yarattığımız korku atmosferinde kaçtığımız tek yer ise tüketim çılgınlığı! Her şeyi tüketiyoruz, kendimizi, doğayı ve tüm canlıları.

25 Mayıs 2014 Pazar

5 Mayıs 2014 Pazartesi

Özgürlüğü iste

Yüklerinden arındığın bir gün olacak mı bilmiyorum
Mesela sistemin beynine geçirdiği dişleri çıkarmak ne zaman mümkün
Seni bekliyor olacağım özgürlüğün katında
Sistemin çarklarına çomak soktuğun gün yanında bulacaksın beni

1 Mayıs 2014 Perşembe

1 Mayıs Manifestosu

İnsan, tüketime dayalı yaşamını sürdüren, istatistik veri olan, kontrol etmeyi seven kötü bir canlıdır. Her şeyin bir alıcısı ve tüketicisi mutlaka vardır. İdeolojilerin de kendi içinde bir tüketim ahlakı ve kültürü vardır. İdeolojiler, insan tarafından çok kullanışlı bir tüketim aygıtıdır. Bu bağlamda her ideolojinin bir tüketicisi mutlaka vardır. Kapitalizm, Militarizm, Faşizm, Sosyalizm vb. ideolojilerin uygarlığın bekçileri olduğunu söylersek yanılmayız. Anarşizm ve İslam’ı ideoloji olarak görmediğimiz için bunları ayrı tutuyoruz.

30 Nisan 2014 Çarşamba

yok olalım

pantolon giyen canlılar yok etti doğayı
süt içemeyen inekler gördü gözlerim
çitlerle çevrili ormanlar, sincaplar çaresiz
kürkü ellerinden alınmış hayvanlar üşüyorlar

6 Mart 2014 Perşembe

Bombalara Karşı Sofralar

İstanbul’da 2 yıl önce lüks otel iftarlarını protesto eden, geçen yılda yine Gezi eylemleri sonrasında Yeryüzü Sofraları ile bütün bir Türkiye’yi kuşatan sofralardaydım.

Sofra kültürü son birkaç yıldır politik bir tavır olarak karşımıza çıkıyor. Tek başınıza yemek yerseniz bu kişisel bir eylemdir, yüz kişi sokak ortasına sofra kurarsanız bu politik bir eylemdir.

İşte böylesi politik ve insani bir oluşumdan sizlere bahsedeceğim.

28 Şubat 2014 Cuma

Komşu

Geçenlerde bir dost ile Komşu’ya gidiyoruz. Komşu bir kafe. Kadıköy Uzun Hafız Sokak, 83/A’da. Kafeye üç-beş metre kala meşhur ‘fastfood’ zincirinden gelen bir motosikletliyi apartmanın önünde gördüm, hem de elinde koca iki paketle. Komşu’nun bulunduğu apartmanda birilerine yemek getirmişti.

14 Ocak 2014 Salı

Birkaç kelam

bir satır düş istiyorum artık..
birkaç kelam etsin benimle yıldızlar…
başım dönsün dursun karanlıkta..
bir kaç mısra sen istiyorum şimdi..

gönlümü ferah tut

gönlümü ferah tut/sam
zor olan yollardan yürürken
allah var gaile yok, dedi biri..
sonra...