Mehmet Lütfü Özdemir: Haziran 2016

17 Haziran 2016 Cuma

Eşitliğe Çağrı

“tenine ben diyenler derde pösteki bakar..” - Alper Gencer

Onları yüzyıllardır erdeme, iyiliğe, eşitliğe ve özgürlüğe davet ediyoruz. Bu davet çağrısı kesintisiz devam etmekte ama onlar bu çağrıyı işitmekte zorluk çekiyorlar. Zorluk çekiyorlar çünkü kendilerinden çok uzakta, ego denizde, cehennemin dibinde bir yerlerdeler. Onların içinde bulunduğu yol öyle girdaplarla doludur ki içinden çıkmak için çaba harcamazlar. Çünkü kulakları vardır duymazlar, gözleri vardır görmezler.

* * *

Yeryüzünde fesat çıkarmayın, kan dökmeyin, sömürmeyin ve paylaşın; bu çağrı ilk çağıranlardan bu zamana kadar insanları sürekli özüne davet etmekte. Onlar bu çağrıyı Cumartesi yasağını delerek, ilk taşı günahsız olana atarak, erdemi Barış Yurdu’nda çarmıha gererek, kölelerle eşitlenmeyi reddederek, elçilere iftira atarak duymak istemediler, durdurmak istediler..

Onurlu Bir Yaşam İçin: Özgürlük

“Hiçbir şey ummuyorum, hiçbir şeyden korkmuyorum, çünkü özgürüm.” - Nikos Kazancakis'in mezar taşından.

Özgürlük kendinle başlayan bir süreçtir. kendine yaklaştıkça egondan uzaklaşır, kendine yabancılaştıkça egona yaklaşırsın.. Yabancılaşma israfı doğurur..

İçinde yaşadığımız finans-kapital zulüm düzeninde köle görmek istiyorsanız insanların faturalarına bakın ve yaşamlarını nasıl sürdürdüklerini görün. En temel insani ihtiyaçlarını karşılamak için nasıl çırpındıklarını görün. Yoksulluk, açlık sınırında yaşayan insanlara bakın! İstatistik birer veri haline getirilen köleler hemen yanı başımızda, ceplerinde kredi kartı ile dolaşıyorlar. İster mavi ister beyaz yakalı hiç ama hiç fark etmiyor! Post modern çağın amentüleri hücrelerine zerk edilmiş insanlar hemen yanı başımızda.

Nefrete inat, Yaşasın hayat!

Egemen eril İslam anlayışı üzerinden yorumladıkları ‘Lut Kavmi’ hikâyesinde yaşanılan hadiseler de rol oynayan şehvetperest tipolojinin başına gelenler (helak olanlar) üzerinden eşcinsellere saldıranlar, yine ‘helak’ olan o kavmin muhafazakâr sömürücü halkına ne kadar çok benziyor?

Uzun uzun tespitlerde bulunmayacağım ama şunu söylemek istiyorum.

Tevrat’ta Lut’un yaşadığı yerlerden biri olarak Sodom ve Gomorra kentlerinin adı geçer. Lut’un burada olan bitenlere karşı bir çeşit örgütlenmeye gittiği yerlerden birisidir o şehirler.

Yani Lut o kavimden değil sonradan İbrahim peygamberin (Lut anlatılana göre İbrahim’in yeğenidir) talimatıyla bugünkü Ürdün ülkesinin civarındaki şehvperest, eşcinselleri sömüren, zenginlikten şımaran burjuva takımının karşısına dikilmeye giden birisidir.

Nereden Geliyoruz?

“Protesto, bana neyin yanlış geldiğini söylememdir; direniş ise benim için yanlış olanın tekrar vuku bulmamasını sağlamamdır.” - Ulrike Meinhof

Ulrike Meinhof'a sevgi, selam ve saygıyla...

Nereden geliyoruz? Bir vakitler ninelerimizin dizleri etrafında öykülerle örgütlendiğimiz, hayal gücümüzü rüyalara büründürdüğümüz birkaç odalı tek katlı hanelerden, her nefsin ayrı ayrı odası olduğu büyük internet şirketlerinin server odaları gibi bölünmüş odalardan, ayrı ayrı bitişik evlerde izole olmuş ve yalıtılmış öykülerden, muhabbet sanılan mekanik gürültülerden geliyoruz.